27 Şubat 2008 Çarşamba

Günah

Yazmaya başlayıp bitiremediğim hikâyelerden.. Hep beraber neden öldürmüş acaba diye merak edelim..

Tanrının varolmadığı bir dünyada, günah da yoktur.

Barut kokusunu alabiliyordu muhtemelen. Az önce birini vurmuş olmanın verdiği ürperti ile elindeki tabancıyı incelerken vapurları düşünüyordu. Tabancadan çıkan duman, vapurun bacasından çıkan isi andırıyordu.

Olayın nedeni ve nasılı kurcalıyordu kafasını. Beyni halıya akmakta olan çocuğu neden vurduğunu hatırlamaya çalışıyordu.. Bu 8. yaş gününden bir gün sonra akşam yemeğinde ne yediğini hatırlamaya benziyordu. Hiçbir fikri yoktu. Yerde yatan çocuğu neden vurduğuna dair en ufak bir fikri yoktu. Silahı pantalonuna sıkıştırıp evden ayrıldı.

Neden vurmuştu ki? Sebebi neydi? İyi bir çocuktu, araları iyiydi, kavga da etmemişlerdi. Tamam, bazen çok bilmişlik taslayıp onu rahatsız ediyor, inatçılığı ile onu çıldırtıyordu ama olsun, iyi biriydi, samimiydi, cana yakındı, iyi bir dosttu. Üç yıl önce tanışmışlardı. Bir Cumartesi öğleden sonrasında, sinema çıkışında bir kafede otururken göz göze gelmişlerdi. Sonra da çocuk gelip masasına oturmuştu.. Yirmili yaşlarında, yakışıklı ve cana yakın bir tipti. Düzgün bir konuşması vardı. Ya da ne bileyim, bir anda kanı kaynamıştı herhalde, aksi bir tip bile olsa farketmemişti. Ukalalığı paçalarından akıyor olsa bile samimi ve hoş biriydi. Ondan hoşlanmıştı galiba. O dönem aralıklara görüşmeye devam ettiler, sonrasında aralar kısaldı, sonra seviştiler. Başta bunun her şeyi bozacağını düşünmüştü ama sanırım çocuk ondan cidden hoşlanıyordu.Tabii ki o da çocuktan. Her şey güzel gidiyordu.

Ta ki bugün kafasına bir kurşun sıkana kadar..

Ta ki bugün kafasına bir kurşun sıkana kadar, her şey çok güzel gidiyordu.

2 yorum:

sarı dedi ki...

Bence gizli homoseksüeldi bu yüzden hep bir arayış içindeydi. Kendini herkesten soyutlanmış hissediyordu. Kız da ters bir hareketinde direk gitti haliyle, piskopata denk gelmişti. Bence vurdu, bir süre düşündü geriye doğru iki adım attı ve camdan bakınca yeni üst komşularının yağuşuklu oğlunun apartmana girmekte olduğunu gördü. Ama aynı anda kapısı tekmelenmeye başladı. Kapıcı o sırada ekmek servisine yeni başlamıştı ve 2.kata çıkarken silah sesini duydu. Töre cinayetine giden kardeşi geldi aklına. Hayır bu sefer olmayacaktı :D Kapıyı yumruklama başladı. Sonra tekmelemeye, sonra omuzlamaya, sonra yangın tüpünü alıp uyduruk tahta kapıyı kırmaya. Esas oğlan bu sefer şarjörü tam doldurdu. Kendini The shining'deki eleman sanıp yangın tüpüyle açılan oyuklardan içeriyi dikizleyen kapıcıyı sağ gözünden vurdu. Dışarıya koşa koşa çıkarken ayağına bir çuval takıldı, apartmanda tadilat vardı zira. İmaj yenileme ihtiyacı hissetmişti pezeveng yönetici. Sendelerken camdan gördüğü yeni komşu oğlu apartman kapısından içeri giriyordu. O an beyni 32 paralel core2quad işlemcisi kadar hızlı çalışmaktaydı. Ayağına takılan çuval bir işaret olmalıydı. Çuvalı aldı ve şeker komşununun kafasına geçirdi. Bu saatlerde burada herkes işe gitmiş olmalıydı. Esra Erolla İzdivaç izleyin teyzelerin onu durdurmasıysa tamamen imkansızdı. Ayrıcana bu teyzelerin dışındaki insanlar da globalleşen dünya ve kopan sosyal iletişim yüzünden polisi aramayacaktı. Rahatladı ve işlem gücü hafifledi. 3 ay önce kanser olduğunu öğrenen babasının kendisine devrettiği arabasının bagajını açtı, şeker oğlanı içine attı. Ardından sakin sessiz arabaya bindi, Teybe Placebo'nun Cd'sini takıp, Then the clouds will open for me 'yi açtı, şarkı bitti Burger Queen adlı saçma ve bayık eser icraya kondu. Bu sırada bazı şeyleri düşünmeye başladı. Delilleri yok etmemişti. Polis çok yakında onu aramaya başlayacaktı. Ayrıca bagajda oksijen döngüsünü sağlamak imkansızdı. El freninin yanında bulundurduğu demir çubuklu arka koltuktan bagaja doğru 5-10 delik açtı, oksijeni çözmüştü. Yunanistan sınırına gitmeye karar verdi. Dağları aşıp sınır kapısından geçmeden yıtabileceğini zannediyordu

Acaba öyle miydi? Hep birlikte merak edelim.




Güzelim felsefi ve psiklojik derinliklerle bezeli minimal bir hikayeyi aksiyon filmine çevirdiğimin farkındayım ama MSN'de kaydadeğer kimse yoktu. Mert ileti attığı için hikayeyi burada bitiriyorum. Artık konuşacak birlileri var. Haydin eyvallah :D

The Dude dedi ki...

Abi sadece merak edecektik :D.