13 Nisan 2008 Pazar

Aşkın ömrü üzerine yorumlar


Her zaman söyledim, yine söylemeye de devam edeceğim sanırım, aşka fazla önem vermeyen birisiyim. İyi duygudur, hoş duygudur, güzel duygudur ve geçici bir duygudur.

Aşağıda bu duygu ve bu duygunun ömrü ile ilgili yazacaklarımın, "sevgi" terimini de kapsadığını düşünmekle beraber, teorinin "sevgi" kelimesinde tam olarak etkili olup olmadığını henüz klinik olarak test edememiş olduğumdan, kesin bir sonuç belirtemeyeceğim.

Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bu fikirlerin ardından, aşkın ömrünün 3 yıl olmadığına karar verdim. Bunun yerine çok daha basit ve bana göre çok daha geçerli bir teori geliştirdim. Aşkın -sevginin- ömrü, âşık olunacak daha iyi birini bulana kadar geçen süredir. Burada âşık olunacak daha iyi biri kavramını açmak gerek.

Aşk ve sevgi, insan bedeninde çeşitli duygu ve hisler yaratır, insanların sevdikleri şey karşılarındaki birey değil,
bu bireyler görüldüğü veya düşünüldüğü zaman vücudun verdiği tepkilerdir. O nedenledir ki birini sevmek terimi yerine, birinin bize yaşattıklarını sevmek terimi daha yerinde olacaktır. Bu bağlamda, aşk ve sevginin ömrü de, kişinin bize yaşattığı duyguları, daha güzel, daha iyi, daha fazla, daha taze (adı ne isterseniz o olsun) yaşatacak birini bulana kadardır.

Bu teori okuyanlara çok sığ, sıradan veya saçma gelebilir. Bunun kesinlikle böyle olduğunu iddia etmiyorum. Ama gözlem ve yaşanmışlıklarım beni bu sonuca itiyor. Tabii yeni bir aşk veya sevgi bulunduğu anda eskiden yaşananlar silinir veya önemini kaybeder gibi bir şey demiyorum, asla demem. Ama aşk ve sevgi sonludur. Diğer bir teorim gereğince de sonlu olmayan tek sevgi annenin çocuğuna duyduğu sevgidir.

Daha iyisini yaşayamayacağınız kadar iyisini bulduysanız, size mutluluklar dilerim..

Resim: melek

Hiç yorum yok: