4 Temmuz 2009 Cumartesi

Çocukluk hatıraları

Altı ay önce çekileceğini öğrendiğim bir filmin çekileceğini unutup, geçenlerde haberi tekrar alınca aynı heyecanı birebir yaşayacak kadar muhteşem bir hafızaya sahip bir kişi olarak,  çocukluğumdan kalan bu anların değerini daha iyi anlıyorum. Ve işte, o an(lar):

- 2 yan evdeki komşu ile Ninja Kaplumbağalar telsizleri almaya karar verdik. Tahminimce bugün olsa 80 90 lira arası bir fiyatları vardı. Payıma düşen parayı annemin cüzdanından çaldım. Neden hatırlamıyorum, arkadaşım gelemeyeceğinden ondan parayı alıp telsizleri almaya gittim. Yolda parayı kaybettim. Arkadaşın parasını annemin cüzdanın tekrar çalarak iade ettim. Arkadaşa ne mazaret sunduğumu hatırlamıyorum. Annem bu satırları okuyor ise kafasında bir ampül yanar belki. Özür dilerim anneciğim, öperim buradan.

- Luke Skywalker'ın oyuncağını beğendim. Param yoktu. Bir torbanın içine gazete doldurdum, satılan yere gittim. Oyuncağı gazetelerin arasına koydum ve alıp eve geldim. O zamanlar kapılarda şimdiki gibi aletler yoktu. Oyuncağı açtım ve kutusunu attım. Annemler görmesin diye oyuncağı koltuğun altında saklıyordum. Ablam birgün silahını buldu, bu oyuncak nereden geldi dedi, sunduğum mazareti hatırlamıyorum.

- Yukarıdaki iki macerayı da yaşadığım mağazadan bu sefer Lego almaya gittim. Ama parasıyla bu sefer. Param ancak avcum kadar küçük bir itfaiye arabasına yetiyordu. Yanda kocaman bir itfaiye arabası seti vardı. Küçük kutudaki etikeki söküp, büyük kutunun etiketinin üzerine yapıştırdım. Kasadaki kadın tam geçiriyordu ki etiklerin üstüste olduğunu farketti, telefonla arayıp gerçek fiyatı öğrendi mecburen küçük kutuyu aldım. Tahminimce kadın benim yaptığımı anlamıştı ama bir şey demedi.

- Amerika'dayken (yani 90 ya da 91 yılı) evin arka bahçesinde ölü bir kuş buldum. Karnı yarılmıştı. İçerisine bozuk para soktum. Sonra da çıkardım. Parayı alıp anneme koştum ve "anne bak ölü kuşun içinde ne buldum" dedim. Annem bir şey demedi. Ben de parayı attım.

- Yine Amerika'da, Disney Land'deyiz. Mickey Mouse kıyafeti giymiş bir elemanın yanına gidip fotoğraf çektirebilmek için 1 2 saat sürecek bir kuyruğa girmek gerekiyordu. Ben tüm hiperaktivitem ile Mickey'i görür görmez tüm sıranın ortasından yardırıp Mickey'in yanına koştum, ailem o utancı, bense Mickey'in beni öperken çıkardığı o "şubulak" sesini hiç unutmadım. Fotoğraf hâlen duruyor. Aslında o fotoğrafı buraya koysam muhteşem olurdu bu yazı sanki..

Bayağı bir hırsızlık ve çirkeflik yapmışım küçükken.. Kendimden utandım..

Hiç yorum yok: